
Tükenmişlik Sendromu
Tükenmişlik kavramı ilk defa 1975'de Freudenberg tarafından bir sağlık kuruluşunda çalışanların duygusal tükenmişliğini gözlemlemesi ile kullanılmıştır.
Literatürde "Tükenmişlik" hakkında birden fazla tanımla karşılaşıyoruz ve bazıları aşağıdaki gibidir.
Farber 1984:12
Farber tükenmişliği “stres durumu ile başa çıkamama” olarak tanımlamaktadır.
Freudenberg 1974:159
Freudenberg'in tanımı ise; “başka değişle tükenmişlik, yıpranma, başarısızlık ya da güç, enerji ve
potansiyel üzerindeki aşırı zorlanma ile meydana çıkan bir tükenme durumudur” olarak açıklamış.
Maslach (1982: 3)
Maslach'ın tükenmişliğin kabul gören ve en çok kullanılan tanımı ise;
“ işinden dolayı diğer insanlarla yoğun bir iletişim içinde
olan kişilerde görülen duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı
sendromu”şeklindedir.
Tükenme, basitçe deneyimlenen bir şey değil, daha ziyade, muhtemelen aşırı iş
yüküyle başa çıkmanın bir yolu olarak, kişinin kendisini duygusal ve bilişsel olarak
işinden uzaklaştırması için eylemleri harekete geçirmesidir. Kişi işi ile mesafe
koymaktadır. Mesafe (sinizme), tükenmeye karşı o kadar ani bir tepkidir ki, çok çeşitli
örgütsel ve mesleki ortamlarda, tükenmeden sinizme doğru güçlü bir ilişki sürekli
olarak bulunmaktadır. Mesafe koyma (sinizm) ve cesaret kırma (etkisizlik)
kavramlarının dahil edilmesi, tükenmişlik ile kronik tükenme arasında önemli bir
ayrım yapmaktadır. Tükenmişlik yaşayan insanlar, iş yüklerinden dolayı sadece
yorgun veya bunalmış değiller, ayrıca motivasyonları ve kimlikleri üzerinde etkileri
olan işleriyle psikolojik bağlarını da kaybetmişlerdir (Maslach ve Leiter, 2016, s. 352).
Tükenmişlik, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve azalan kişisel başarıdan
oluşan üç boyutlu bir yapı olarak kavramsallaştırılmıştır.
Duygusal tükenme; kişinin duygusal sınırlarının zorlanması ve enerjisinin
azalması olarak tanımlanmaktadır (Maslach, Jackson, 1981: 99). Kişi kendini
duygusal ve fiziksel olarak tükenmiş hissetmektedir (Purvanova ve Muros, 2010, s.
168). Duygusal tükenme, genel tükenmişlik sendromunun en açık haliyle görülebilen
boyutudur. İnsanlar kendilerini ya da başkasının yıpranmasını, bitkinliklerini, enerji
kayıplarını ve yorgunluklarını bu boyutta anlatmaktadır (Maslach vd., 2001: 403).
Duyarsızlaşma; kişi çevresinden uzaklaşmaktadır. Tükenmişliğin kişilerarası
boyutunu ele almaktadır. Kişi çevresine karşı katı ve negatif tutumlar sergilemekte, işe
karşı tepkisizleşmektedir (Wright, Bonett, 1997: 493). Kendilerinden ve işinden
uzaklaşan kişi işiyle ilgili coşkusunu ve ideallerini kaybetmektedir. Hizmet verilen
kişilere düşmanlık içeren tepkiler olmakta ve aldırış edilmemektedir (Maslach vd.,
2001: 403). Kişi buna karşılık, bu durum azalan kişisel başarı veya işte etkisiz
hissetme, öz veya mesleki yeterlilik gibi bir kişilik değişkenine benzetilmektedir.
Tükenmişlik, işyerinde kronik duygusal ve kişilerarası stresörlere uzun süreli
tepkinin bir sonucu olarak oluşmaktadır. Tükenmişlik normal işyerindeki işleyişi
olumsuz etkilemektedir. Modern toplum hastalıklarına bakıldığında, tükenmişlik tek
bir nedene dayandırılamamaktadır. Çeşitli risk faktörlerine bağlıdır. Birinin işi
üzerinde yetersiz kontrol hissi, hüsrana uğramış umutlar ve beklentiler ve düşük tatmin
seviyeleri, tükenmişliğe bağımsız olarak katkıda bulunmaktadır. Bundan dolayı
tükenmişlik, profesyonellerin kendilerini işle ilgili stresten korumaya çalıştıkları
nispeten etkisiz başa çıkma stratejilerinin kullanılmasından kaynaklanan, giderek
gelişen bir süreç olarak görülebilmektedir (Kakiashvili, Leszek ve Rutkowski, 2013,
s. 402).
Tükenmişliğin altında yatan pek çok sebep bulunmakla birlikte bunlar en genel
biçimde bireysel, örgütsel ve mesleki sebepler başlıkları altında toplanabilmektedir.
Bunlar dışında çevresel faktörler de tükenmişliğe neden olabilmektedir. Bu doğrultuda
tükenmişliğin muhtemelen en genel sebebi teknolojik ilerleme ve gelişme ile bunun
sonucunda ortaya çıkan yeni eğilimler olarak görülmektedir (Güllüce ve İşcan, 2010,
Bireysel nedenler, örgüt içindeki tükenmeye neden olan kişilerden kaynaklanan
özelliklerdir. Kişisel özelliklerin kişilerin tükenmişlik yaşamalarında büyük payı
bulunmaktadır. Karşılanması güç beklentileri olan, dışa odaklı, empati kurmayan ve
öz yeterliliğe sahip olmayan bireylerin tükenmişlik yaşama riski daha yüksektir.
Bunun yanında demografik özelliklere bağlı olarak da kişilerin tükenmişlik yaşama
düzeyleri değişmektedir. Yaş, işe aşırı bağlılık, medeni durum, kişisel beklentiler,
çocuk sayısı, işi algılamadaki farklılıklar, kişilik, motivasyon, kişisel yaşamdaki stres,
performans, enformel destek, mesleki doyum, üstlerinden görülen destek gibi birçok
kişisel özellik tükenmişlikle neden olan unsurların başında gelmektedir (Güllüce ve
İşcan, 2010, s. 8-9). Cinsiyet konusunda tutarlı bir sonuç olmamasına rağmen yaş,
mesleki kıdem ve çalışma süresi ile tükenmişlik arasında negatif bir ilişki olduğu
görülmektedir. medeni duruma göre bekarların evlilere göre, çocuk sahibi
olmayanların ise olanlara göre daha fazla tükenmişlik yaşadıkları belirtilmiştir. Eğitim
seviyesi ilerledikçe tükenmişlikle başa çıkmanın arttığı, fakat üniversite eğitimi almamış
çalışanların daha az tükenmişlik yaşadığı görülmüştür. Aynı şartlar altında kişiler
bireysel nedenlerden dolayı tükenmişlik yaşanmaktadır (Ardıç ve Polatçı, 201, s. 72).
Kişilik özellikleri daha da açacak olursak bazı bireylerin neden diğerlerine göre
tükenmişlik yaşamaya daha yatkın olduğunu açıklamaya yardımcı olabilmektedir. Beş
Büyük kişilik faktörlerine bakıldığında ve tüm bu faktörlerin tükenmişliğin farklı
boyutlarıyla ilişkili olduğu görülmektedir. Duygusal istikrar, dışa dönüklük,
vicdanlılık ve kabul edilebilirliği yüksek olan bireylerin tükenme, sinizm ve kişisel
başarı eksikliği yaşama olasılığı daha düşük olarak görülmektedir. Spesifik olarak,
duygusal istikrar, tükenme ve duyarsızlaşmanın en önemli yordayıcısıyken, dışa
dönüklük kişisel başarının en önemli yordayıcısıdır. Bununla birlikte deneyime
açıklık, tükenmişliğin yalnızca bir boyutuyla (kişisel başarı) pozitif olarak
ilişkilendirilmektedir. Beş Büyük kişilik özelliğinin ötesinde, tükenmişliği öngörmek
için önemli olan başka kişilik faktörleri de vardır. Örneğin, iyimserlik, tükenmişlik
duygusunu yaşama ve işe karşı olumsuz bir tutum geliştirme (sinizm) olasılığını
azaltmaktadır. Düşük duygusal istikrara sahip kişiler bir görevi stresli ve tehdit edici
olarak görebilmekte, çünkü bu kişiler anksiyete veya öfke gibi hoş olmayan duygular
yaşamaya eğilimli bulunmaktadır. Bununla birlikte, duygusal istikrarı yüksek bireyler,
aynı görevi zorlayıcı ve motive edici olarak görebilmekte, çünkü bu insanlar genellikle
sakindir ve taleplere olumlu tepki verebilmektedir. Çevrenin stresli veya zorlayıcı
olarak algılanmasının yanı sıra, bireyler iş talepleriyle başa çıkma yeteneklerinde de
farklılık göstermektedir. Dışadönükler, sosyal destek arama ve başkalarından yardım
kabul etme gibi başa çıkma stratejilerini kullanma becerilerine sahip olduklarından,
duygusal olarak zorlayıcı durumlarla daha iyi başa çıkabilmektedir. Kişilik gerçekten
de tükenmişlikle güvenilir bir şekilde ilişkili olduğu belirtilmektedir (Bakker ve SanzVergel 2020, s. 412).
Tükenmişliğe neden olan örgütsel unsurları ise şu şekilde sıralayabiliriz (Ardıç
ve Polatçı, 201, s. 73; Güllüce ve İşcan, 2010, s. 8-9):
• Çalışılan kurumun tipi ve işin niteliği,
• Önemli kararlara katılamama,
• Örgüt kültürü ve örgüte yaşanan iletişimsizlik,
• Rol çatışması (role conflict) ve rol belirsizliği,
• Çalışma alanının olumsuz fiziksel koşulları,
• İşyerinde duygusal ve cinsel taciz (mobbing),
• Örgüt yapısına uygun olmayan liderlik tipleri ve yönetimle ilgili işlerde
geçirilen zaman miktarı,
• Örgütün küçülmeye gitmesi (downsizing)
• Çalışma saatlerinin uzunluğu, haftalık çalışma süresi ve iş yükü,
• Sosyal desteğin olmaması
• İlerleme fırsatlarının olmaması
• İş güvenliğinin olmaması, kontrol eksikliği,
• İş standardizasyonunun olmaması, işin yüksek performans gerektirmesi
• İş gerilimi, adalet yokluğu, yetersiz personel, gibi birçok unsur
tükenmişliğin örgütsel nedenleri olarak görülmektedir
Tükenmişlik Belirtileri
Tükenmişlik, insan hayatında aniden meydana çıkan bir psikolojik durum
değildir. Sinsice ve yavaşça gelişen bir belirtiler silsilesi oluşturmaktadır. Oluş
tükenmişlik belirtilerinin göz ardı edilmesi sonrasında ilerlemesine ve baş edilemez
bir hal almasına sebep olmaktadır. Bundan dolayı tükenmişliğin sinsi belirtilerinin bile
iyi bilinerek gözlemlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Tükenmişlik belirtileri kişiden kişiye farklılık göstermekte olup aynı zamanda genel
olarak fiziksel, psikolojik ve davranışsal belirtiler olarak üç şekilde incelenmektedir
(Ardıç ve Polatçı, 201, s. 73).
Fiziksel belirtiler
Tükenme, tipik olarak, baş ağrıları, kronik yorgunluk, gastro-intestinal
bozukluklar, kas gerginliği, hipertansiyon, soğuk algınlığı/grip atakları ve uyku
bozuklukları gibi stres semptomlarıyla ilişkilidir. Bu fizyolojik bağıntılar, diğer uzun
süreli stres endeksleriyle bulunanları yansıtmaktadır. Benzer şekilde, tükenmişlik ile
çeşitli madde kötüye kullanım biçimleri de görülmektedir (Maslach ve Leiter, 2016, s.
354).
Psikolojik belirtileri:
Tükenmişlik, kronik iş stresi tarafından tetiklenen ve çeşitli aşamalar boyunca
sürdürülen bir sürecin sonucu olarak tanımlanmıştır. İlk uyarı işaretleri, hedeflere
ulaşmak için artan çaba ile karakterize edilmektedir. Bir sonraki aşamada,
değişiklikleri temel olarak gerçekleştirme isteği ve azaltılmış bağlılık, işe karşı
olumsuz bir tutum, azaltılmış sosyal etkileşimler ve kişinin kendi yararına
odaklanması izlemektedir. Bu durumu yetersizlik, karamsarlık, umutsuzluk, enerji
eksikliği ve çaresizlik duyguları gibi artan duygusal tepkiler izlemektedir. Sonraki
aşama, bilişsel işlevleri, motivasyonu ve farklılaşma yeteneğini ve ayrıca duygusal ve
sosyal yaşamın standartlaşmasını etkilemektedir. Bunu genellikle fiziksel ve
psikolojik gerilim, ağrı ve uyku bozuklukları gibi psikosomatik reaksiyonlar
izlemektedir (Nil vd., 2010, s. 73).
Psikolojik belirtiler aslında tükenmişlik belirtilerinin en az görülenleridir.
Psikolojik belirtiler kişinin işine karşı engellenmişlik hissi, psikolojik incinmeye
açıklık, sinirlilik, tedirginlik duygusu, nedeni bilinmeyen huzursuzluk, sabırsızlık,
çevreye karşı düşmanlık duygusu, özgüvende azalma, enerji kaybı, güçsüzlük, diğer
insanları eleştirme, iş ile ilgili ümitsizlik, ilgisizlik, tatminsizlik, aile içi sorunlarda
artış, hayata karşı negatif tutumlar geliştirme, nezaket, düşüncelerde belirsizlik, saygı
ve arkadaşlık gibi olumlu duygularda azalma, karmaşıklık, asılsız şüpheler, paranoya,
depresyon, çaresizlik ve suçluluk hissi olarak görülmektedir. Tükenmişlik aynı
zamanda işe gitmeme isteği ve işi bırakmayı düşünme gibi psikolojik durumlarda
yaşanabilmektedir (Ardıç ve Polatçı, 201, s. 73).
Davranışsal belirtileri
Davranışsal belirtiler psikolojik ve fiziksel belirtilere göre dışarıdan daha rahat
gözlemlenebilen belirtilerdir. Bu belirtiler başarısızlık hissi, unutkanlık, aile içi
çatışmalar, çabuk öfkelenme sık gelen ağlama nöbetleri, alınganlık, işi yavaşlatma,
işten uzaklaşma, hizmetin niteliğinde bozulma, hizmet verilenlerin şikayet
sayılarındaki artış, düşük iş performansı, iş tatminsizliği, işe geç gitme ve gitmemeler
iş gücü devrinde yükselme geç gelmelerde artış, başka iş alanlarına transfer olma isteği
konsantrasyon düşüklüğü, ani sinir patlamaları, yalnız kalma isteği, takdir
edilmediğini düşünme, hırsızlık eğilimleri, işine karşı gittikçe büyüyen hoşnutsuzluk,
hizmet verilen kişilere hatalı müdahaleler ve evraklarla ilgili sahtekarlıklar, iş
arkadaşlarına karşı alaycı ve suçlayıcı olma, yeni bir meslek eğitimi alma eğilimi, ,
örgütsel bağlılıkta azalma, hastalıktan kaynaklanan nedenlerle işe gelmemelerde ve
işten ayrılma şeklinde görülebilmektedir (Ardıç ve Polatçı, 201, s. 74).
Tükenmişliğin davranışsal belirtileri arasında aynı zamanda yaratıcılık kaybı, işe
bağlılığın azalması, çeşitli iş bileşenlerinden uzaklaşma, fiziksel ve duygusal
rahatsızlıklar, kendine ve müşterilere karşı uygun olmayan tutumlar ve genel bir
yıpranmışlık hissi yer almaktadır. Kişi artan düzeyde tükenmişlik yaşarken, farkında
olmadan kendilerine, iş arkadaşlarına, hizmet sunulanlara ve kuruluşa zarar
verebilmektedir. tükenmişlik yaşayan kişilerin davranışsal olarak işe gelmeme, düşük
üretkenlik gösterme ve kurumdan ayrılma olasılıklarının daha yüksek olduğu
belirtilmektedir (Leiter vd.,2015, s. 2).
Tükenmişlik Sonuçları
Bir stres çeşidi olan tükenmişliğin kişi üzerinde pek çok etkisi bulunmaktadır.
Kişi tükenmişlik sebebiyle yaşadıklarından dolayı fiziksel olarak yıpranmasına ve
yorulmasına sebep olmaktadır. Fakat kişinin yaşadığı yorgunluk hissinin kaynağı iş
ortamında yaşanılan sorunlardır. İş ortamında yaşanan bu sorunların sürekli devam
etmesi kişide farklı sonuçlara neden olmaktadır (Ardıç ve Polatçı, 201, s. 74).
Tükenmişlik yaşayan kişiler de bireysel, çevresel ve aileye yansıyan sonuçları
bulunmaktadır. Tükenmişliğin bireysel sonuçlarından toplumsal sonuçlarına doğru
sıralaması, iş kayıpları, meslek hastalıkları, iş kazaları, üretim hataları, yüksek oranda
sağlık giderleri, tazminat ve sigorta harcamaları, uyuşturucu ve ilaç kullanımının
artması ve bağlılığa dönüşmesi ve alkolizm olarak belirtilmektedir (Dolgun, 2012, s.
12).
Çevresel sorunlar ise kişinin işi önemsememesi ve aksatma eğilimi, izinsiz geç
kalma ve sürekli rapor kullanma, işe gelmeme, izin sürelerini uzatma, performansta
düşüş, örgüte olan aidiyet duygusunun azalması, işe karşı giderek büyüyen bir
hoşnutsuzluk, iş doyumsuzluğu, yeni meslek arayışları ya da başka bir iş alanına
geçme isteği, aşırı risk alma eğilimi, iş kazalarında artış, yapılan işlerin kalitesinin
bozulması, gündelik hayatta kurulan iletişimlerde yaşanan sorunlar yer almaktadır
(Dolgun vd., 2012, s.)
Tükenmişlik günümüzde sadece iş hayatı değil, aile, sosyal çevre, öğrenci, ekonomik şartlar gibi bir çok alanda da ele alınmaktadır. Bu yazımızda daha çok çalışma hayatı bağlamında ele aldı
Tülay Ceyhan
Yaşam ve Öğrenci Koçluk Hizmetleri
İdea Danışmanlık